Bozburun Batığı
1972 yılında bir sünger avcısı tarafından Bozburun'da bulunan Bizans gemisi,
tarihin bilinmeyen noktalarını aydınlattı. Bu tarihi hikâyeyi ve onun bilim
için önemini, kazı çalışmalarına katılan Gökhan Tan'ın
kelimelerinden öğreniyoruz...
"...Denizcilik tarihi, yaklaşık dört bin yıl önce Akdeniz'de başlamıştı...
Anadolu, Antikçağ'dan bugüne önemli deniz yollarının buluşma noktasıydı.
Bu
bağlamda günümüzde Anadolu kıyıları araştırılmayı bekleyen binlerce batık
gemiyle doludur. Tümü arkeologlar tarafından kazılan ilk antik batık
Antalya'nın Fenike ilçesi yakınlarındaki Gelidonya Burnu'nda keşfedilen ve
yaklaşık 3 bin 200 yaşındaki Tunç Çağı gemisidir. Bu kazıdan önce dünyada antik
batıklar üzerine birtakım çalışmalar mevcuttu. Bu çalışmalar yürütülmekle
birlikte, arkeolojik anlamda yetersiz çalışmalardı. 1960 yılında başlayan
Gelidonya kazısında, tıpkı karadaki arkeolojik kazılar gibi bilimsel teknikler
sualtında da uygulandı. Bu tarihten sonra sualtı kazıları arkeologlar
tarafından yürütüldü. Türkiye böylece modern sualtı arkeolojisinin doğduğu yer
oldu; keşfedilen her bir batığın kazısında yeni yeni teknikler uygulandı. Tüm
bu çalışmalar sayesinde geçmiş zamanların kalıntıları bozulmadan su üzerine
taşınabildi. Antik gemilerin yapım tekniklerini değerlendirme ve
medeniyetlerin, tarihin belli dönemlerinde hangi teknolojiye sahip olduğunu
öğrenme şansımız doğdu. Gemi inşasında kullanılan malzemeler, farklı
coğrafyalarda eski zamanlarda sahip olunan doğal kaynaklar hakkında bilgi
sağladı.
Gemilerde
taşınan yükler değişik uygarlıkların üretimlerini, ekonomik durumlarını,
inançlarını, dillerini ve ilişkide bulundukları diğer uygarlıkları tanımamız
için paha biçilmez veriler sundu.
ışte Bozburun'da 1972 yılında Bozburunlu sünger avcısı Mehmet Aşkın tarafından
bulunan batık, bu doğrultuda bilim adına çok önemli gelişmelere sebep olmuştur.
Marmaris'in Selimiye köyüne birkaç kilometre mesafedeki Küçüven Burnu'nda
keşfedilen bu Bizans gemisi, merkezi Bodrum'da bulunan Sualtı Arkeoloji
Enstitüsü arkeologları tarafından kazıldı.
Sualtı
arkeolojisi, sünger avcılarına çok şey borçludur zira araştırma ve sualtını
tarama teknolojilerinin bugüne kıyasla daha yetersiz olduğu yıllarda sünger
avcıları bilim adamlarına pek çok batığın varlığını bildirmişlerdir.
Antik gemi kalıntıları, sualtında geçen yüzyılların ardından bir gemiye aitmiş
gibi gözükmezler. Geminin ahşap kısımları büyük oranda ahşap kurtları
tarafından yendiği ve kalan bölümleri de kumun altına gömüldüğü için, onları
çoğu zaman üzeri kapanmayan amfora(testiler) ve çapalarına bakarak fark etmek
mümkün olur. Bozburun batığı bulunduğu zaman, bir gemi kalıntısından çok; kumlu
yamaca serili, 20 metre uzunluğunda ve sekiz metre genişliğinde bir amfora
yığınını andırıyormuş. Yığının en üst noktası deniz yüzeyinden 23 metre ve en
alt noktası da 36 metre derinlikteymiş. Bu derinlikler, arkeologların
çalışabilmesine imkân veren derinlikler olduğu için batığın kazılmasına karar
verilmiş.
Ön
çalışmalar sırasında Bozburun'daki batık alanından çıkarılan amfora örnekleri,
geminin 9. yüzyılda ya da 10. yüzyıl başında battığını göstermişti. Bu, Doğu
Akdeniz'de dramatik değişimlerin yaşandığı, Bizans ımparatorluğu'nun Altın
Çağı'na girdiği bir dönemdi. Oysa Akdeniz kıyılarında bu döneme ait çok az kazı
gerçekleştirilebildiği için bilinen şeyler son derece kısıtlıydı. Bozburun'da
yatan gemi; malzemesi, yapım tekniği, kargosu (taşıdığı yük) ve personelin
kişisel eşyasıyla ait olduğu dönemin somut bir yansımasıydı. Bu durum
arkeologlara o dönemin ekonomisini, teknolojisini, sosyal ilişkilerini ve
çevresel koşullarını inceleme fırsatı veriyordu. Daha önce Bodrum Yassıada'da
7. yüzyıl ve Serçe Limanı'nda 11. yüzyıla ait gemilerin kazıları yapılmıştı,
ancak aradaki döneme ait bir kazı yoktu.
Denizcilik
tarihini bir "yap boz" oyununa benzetirsek, Bozburun batığı aradaki eksik bir
parçayı tamamlayan gemiydi. Batığı cazip kılan bir başka etken de geminin iyi
korunmuş olmasıydı. Büyük bir bölümü kuma gömülü olduğu için hem taşıdığı yük,
hem de gövdesi büyük oranda çürümekten kurtulmuştu. Birçok buluntu, üzeri kum
ve çamurla örtüldüğü için geminin battığı günkü yerinde kalmıştı. Mutfaktaki
kuş kemiklerinden, amforaların tahta tıpalarına ve geminin ahşap bölümlerinin
temeli olan omurgaya kadar hemen tüm organik maddeler de dağılmaktan
kurtulmuştu. Yassıada ve Serçe Limanı batıkları, bu çağların gemi yapım
tekniklerinde önemli gelişmelere işaret etseler de bu gemilerin iskeletleri
yeterli bilgi verecek kadar sağlam kalmamışlardı.
Kazı çalışmaları için üs olarak kullanılan kamp, 1995 yılında batık alanına
birkaç kilometre mesafedeki Selimiye köyünün kıyısına kuruldu. Batık alanına
küçük tekneler kullanılarak ulaşılıyordu. Ancak dalış teknelerinin batık
alanına demirlemesi mümkün değildi. Çünkü batık, kıyıdaki dik kayalıkların
sadece 5 metre açığındaydı ve yüzyıllar önce bu gemiyi dibe yollayan güçlü
kuzey rüzgârları, dalışların yapıldığı tekneyi de alabora edebilirdi. Bu
nedenle kayalıkların üzerine ahşap bir dalış platformu inşa edildi. Batık
üzerindeki çalışmalar aynı yıl, amforaların su altındaki konumlarını gösteren
planın çizimiyle başladı. Arkeologlar her sabah, yaklaşık 20 adet dalış tüpünü
tekneye yükleyerek alana gidip; dörder kişilik ekipler halinde 20 metreden
başlayan derinliklerde 30 ila 40 dakikaya ulaşan ikişer dalış gerçekleştirdi.
1996 yılında kazı hız kazandı. Amforalar çıkarıldıkça batığın durumu daha da
belirginleşti. Arkeologlar bu Ortaçağ ticaret gemisinin üzerini bin yılı aşkın
süredir kaplayan kum ve çamuru temizlediler.
...Her
dalış sonunda, su altındaki orijinal konumunu kaydettikleri buluntuları,
balonlar ve plastik kasalar yardımıyla yukarıya taşıdılar. Su yüzeyine
çıkarılan amforalar, çanak çömlek parçaları, demir, bakır, ahşap, kemik ve
camlar kamptaki konservasyon, yani koruma laboratuarına götürüldü. Buraya gelen
her bir buluntu temizlendi, fotoğrafları çekilerek kataloglandı ve analiz
edildi. Kazı sonunda hepsi şu an dünyanın en önemli su altı arkeoloji müzesi
olarak bilinen Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi'ne taşındı."
Bozburun batığı, bilinmeyen bir tarih dönemini şekillendirdi, ona anlam kattı.
Bozburun halkı da yaşadıkları cennetin ne kadar köklü bir tarihi olduğunu bir
kez daha görmüş oldu ve bununla gururlandı.
Kaynak: Gökhan Tan / www.atlasmobidik.com
Her türlü bilgi, yardım, destek ve sorularınız için buraya
tıklayarak
iletişim sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
|
İletişim
Bozburun hak-
kında tüm soru
ve sorunlarınızı
bizlere iletebilir-
siniz.
İletişim formu
için hemen tıkla!
Bozburun’da
yatırım
Sizi Bozburun’da
bir ev veya arsa
sahibi olmaya
davet
ediyoruz...
Yaşam
Güzel insanların kasabası Bozburun'dan gerçek
insan
manzara
ları...
|